30.12.2020

Değerli Yol Arkadaşlarım,

Bu zorlu ekonomi-politik kriz ve Covid-19 salgını koşullarında iyi olmanızı yürekten dileyerek mektubuma başlıyorum.

Bizleri birbirine bağlayan farklı/sevinçli/kederli ortak noktalarımız var, ama en kederli olanı ‘KHK ek listelerine konularak ihraç edilmek. KHK’li olmaktan doğan ortak sorunumuz, bir yandan bizleri emek piyasalarındaki on milyonu aşan işsiz emekçilere, bir yandan da okullar ve üniversitelerde halen görev yapmakta olan eğitim ve bilim emekçilerinin, kamu emekçilerinin mücadelesine bağlıyor. En geniş bağlamda yaşamlarımız birbirine bağlı. Tümümüzün yaşamı da demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkelerinin en derinlikli biçimde bu coğrafyada yaşanıyor olmasına bağlı.

Kendimizi bir gece yarısı KHK treninin kompartımanlarından birinde bulduğumuz günden bu yana yıllar geçti. Bizleri de alıp sürükleyen nesnel zamanın içinde bin bir çeşit zihinsel ve duygusal deneyim yaşadık. Öznel olan, nesnel zamana göre sanki daha yavaş akıyor. Rutinden kopuş ve yeni rutinlere “merhaba” deyiş, bekleyiş, arayış, etrafa merakla, zaman zaman endişeyle bakış, ama yılmadan umutla direniş! Bu yeğin duygu ve zihin durumları mı zamanı bu denli yavaşlatıyor? Bilmiyorum, ama bir duyguyu çok iyi tanıyorum: OHAL Komisyonu sorgulama sayfasına giriyor, gerekli bilgileri yazıyor, “başvurunuzun incelenmesi devam etmektedir” sözü ile karşılaşıyorum. Öfke ve kederin etkisinden sıyrılmak birkaç dakikamı alıyor. Sonra düşünüyorum yapabilirliklerimiz, bireyleşmelerimiz, kolektif bedenleşmelerimiz üzerine. Gelecek sürüyor, kendimizi yaşama bağlayan sevinçli işlerin peşine düşmek, yapabilirliklerimizi çeşitlendirmek, yeni öznellik üretimleri içinde olmak, bunları da sevinçle, umutla, cesaretle ve dayanışmayla yapmak…

Emekçilerin ve ezilenlerin kolektif bedeninin bir yarası, bir acısı ve gözyaşları karşısında sermaye ve siyasal iktidarın çizdiği yolun dışında kalmak güç. Gözün asıl işlevi görmek değil gözyaşıdır diyen düşünürü haklı çıkarmak da güç. Edward Said’in ifadesiyle, kamuoyunun gündemine sıkıntı verici sorular getirmek, ortodoksi ve dogma üretenlere karşı çıkmak, hükümetlerin veya büyük şirketlerin insanı olmamak,  devamlı unutulan ya da sumen .altı edilen insanları ve meseleleri temsil etmek için mücadele etmek de güç. Ama bizler KESK’li ve Eğitim Sen’li üyeler olarak “yası tutulamayan”, dilsizleştirilen ve öfkesini söze dökemeyen hepimiz için, savaşsız ve sömürüsüz bir dünya için mücadele ettik, güç olanı yaptık. Annesinin cansız bedenini derin dondurucuda sakladığı Cemile’nin buz gibi bedeninin ve Berkin Elvan’ın umut dolu yüzünün bıraktığı adalet talebinde simgeleşen emek, demokrasi ve barış mücadelesi için KHK ek listelerine konulduk. Kimse bizleri suçlulaştırmaya cesaret etmesin!

Yeni bir yıl geliyor… Yeni yıl, kendiliğinden zaferin güvencesini vermiyor. Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliğin, dayanışmanın, bilginin ve adaletin yeni yılı; güçlerimizi saniye ve saniye, an ve an, gün be gün harekete geçirdiğimizde bizim hakikatimiz olacak! 2021, yoksulluğa, yasaklara, yolsuzluklara, çürüme ve çoraklaşmaya karşı milyonlarca insanın tüm insani güç ve yetileriyle ortak hareketinin bir yılı olacak. Ve bizler KHK’li eğitim ve bilim emekçileri olarak, on binlerce Eğitim Sen’li üyelerimizle birlikte emek, demokrasi ve barış mücadelesini öreceğiz. Kamusal, parasız, bilimsel, laik, demokratik, anadilinde eğitim mücadelesi için yola devam edeceğiz.

Yeni yılınız kutlu olsun. Ortak mücadelemize katkınız bol olsun. Sevgi ve saygılarımla…

Nejla Kurul

Eğitim Sen Genel Başkanı