Sosyal Devletin Sonu: Tam Kapanma Değil, Gelir Desteksiz Eve Kapama!

Sosyal Devletin Sonu: Tam Kapanma Değil, Gelir Desteksiz Eve Kapama!

Sosyal Devletin Sonu: Tam Kapanma Değil, Gelir Desteksiz Eve Kapama!

Tarih: Kategori: Basın AçıklamalarıHaberlerManşet

Kovid-19 salgınına dair yeni önlemler açıklandı. Ülke çapında 29 Nisan 2021 Perşembe akşamı saat 19.00’dan başlayıp 17 Mayıs 2021 Pazartesi sabah 05.00’e kadar sürecek şekilde neredeyse tüm sanayi işçilerinin ve hizmet sektörünün de önemli bir kısmının çalışacağı tuhaf bir “tam kapanma” kararı alındı. Ancak bu ‘tam kapanma’da her nedense temel üretim alanları dışında pek çok iş alanı açık! Yani milyonlarca işçi ve emekçinin çalışmak zorunda kalacağı bir “tam kapanma” düşünülmüştür. Bu kararla toplum sağlığı bir kez daha sermayenin çıkarlarının gerisinde kalmıştır. Yine bu kararla beraber, Kovid-19 salgını fırsata çevrilerek İşçilerin Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü olan 1 Mayıs’ta işçi sınıfının sesi kesilmek, sözü engellenmek ve eylemleri önlenmek istenmiştir.

‘Tam kapanma’nın zorunlu olmayan üretim alanlarında çalışanların tümünü kapsaması ve zorunlu alanlar dışında çarkların tamamen durması gerekirken fabrikaların, inşaat alanlarının, doğayı ve yaşam alanlarını katleden maden sahalarının kapatmadan muaf tutulması iktidarın önceliğinin halkın sağlığı olmadığını açıkça göstermektedir.

Salgının bu kadar yayılmasında öncelikli olarak sorumlu olan siyasi iktidar, doğrudan ve dolaylı vergilerimize el koyarak bir kez daha milyonlarca emekçiyi ekonomik ve sosyal sorunlarıyla baş başa bırakmıştır. Uzun süredir geçim derdine düşen, iş ve gelir kaybı yaşayan insanların 18 gün boyunca geçimini nasıl sağlayacağı, kirasını, kredilerini ve faturalarını nasıl ödeyeceği belirsizdir. İktidarın diğer ülkelerdeki gibi acilen kapsamlı bir ekonomik ve sosyal destek programı açıklaması gerekirken hiçbir çaba gösterilmeden kapanma kararı alması yeni mağduriyetler yaratmıştır. Bu durum, iş ve gelir kaybı yaşayan milyonlarca emekçiyi ve ailelerini adeta ateşe atmak anlamına gelmektedir.

Kısmi nitelikler taşıyan bu ‘tam kapanmanın’ gelir desteği, yaygın ve kitlesel aşı takvimi ve kapanmadan sonra olası açılma durumunda alınacak önlemler konusunda hiçbir politikayı/çalışmayı öngörmediği ortadadır. İnsanlarla en yoğun teması olan risk gruplarının öncelikle aşılanması gerekirken ve 2 Mart tarihinden bu yana 45 eğitim emekçisi hayatını kaybetmişken aşılama çalışmalarının Kovid-19 salgınında riskli grupları ortaya koyan bilimsel verilere göre yapılmadığını ortaya koymaktadır. Ekonomik ve politik kriz koşullarında iktidar bloğunun yönetememe hali devam etmektedir.

Karara göre yaygın ve hızlı aşılamanın yapılamadığı eğitim kurumlarında yüz yüze eğitime ara verilmiş ve 29 Nisan’dan itibaren uzaktan eğitime geçileceği ifade edilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıklamasına göre, 3 Mayıs’ta yapılması planlanan sınavlar 17 Mayıs’a ertelenmiştir. Bu yeni kapama kararına göre, Milli Eğitim Bakanlığı, bu süre içinde okullarda alınacak önlemler konusunda hiçbir açıklama yapmamıştır. Kapanmayla birlikte, ne öğrencilere ne de eğitim emekçilere yönelik destek vardır; uzaktan eğitimin ortaya çıkardığı tüm fatura öğrencilere ve öğretmenlere kesilmektedir. Dijital eşitsizlikler ve diğer nedenlerle derse girmeyen öğrencileri ekranın başında bekleyen öğretmenlerin ek ders ücretleri gasp edilmek istenmektedir. Ne uzaktan eğitimdeki eşitsizliklerin giderilmesine ilişkin bir önlem ne de yüz yüze eğitim için bir planlama hazırlığı görülmektedir. Öte yandan toplum sağlığı için yaygın ve kitlesel aşı planlamasının önlemleri açıklanmamış, eğitim ve bilim emekçilerinin aşı takvimi açık biçimde eğitim kamuoyu ile paylaşılmamıştır.

Kovid-19 salgınını keyfi ve sınır tanımayan kararlarını hayata geçirmek için kullanan siyasi iktidarı, salgınla mücadelede açık ve samimi davranmaya; salgın ile mücadelede emek ve meslek örgütlerinin talepleri ve bilim insanlarının önerileri doğrultusunda hareket etmeye çağırıyoruz. Kitlesel ve hızlı bir aşılama ile eğitim ve bilim emekçileri için sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının sağlanması; öğrencilerimizin sağlıklı ve güvenli bir ortamda eğitim hakkına ulaşması ve velilerimizin insanca yaşayabileceği koşulları oluşturmak üzere kamusal, bilimsel, laik, parasız, cinsiyet eşitlikçi, anadilinde ve demokratik eğitim mücadelemizi sürdüreceğiz.

Benzer İçerikler

Bizi Takip Edin

En Üste Çık