İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz!

İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz!

İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!

Değerli basın emekçileri,

Sevgili kadınlar,

Ataerkil güç ilişkilerinden beslenen erkek şiddeti her gün daha vahşi yöntemlerle can almaya devam ediyor.İktidar partisi temsilcilerinin her fırsatta kadın kazanımlarını hedef alması, sürekli kullanılan ayrımcı ifadeler kadın katillerini daha fazla cesaretlendiriyor.Eril yargının şiddet faillerini cezasız bırakması ve katillere verilen iyi hal indirimleri şiddet tehdidi altında yaşam süren kadınlara yenilerini ekliyor.Şiddetten kurtulmak için kolluğa ve yargıya başvuran kadınların yetersiz alınan ya da alınmayan önlemler nedeniyle korunamaması kadınları daha fazla çaresizliğe itiyor.

Hal böyleyken kadınların uzun yıllar emek vererek,  bedeller ödeyerek sahip oldukları koruyucu yasaların iktidar temsilcileri ve gerici basın üzerinden sürekli olarak yalan yanlış bilgilerle hedefe konması yeni kadın cinayetlerine açık davetiye sunmaktadır. Uzunca bir süredir 6284 sayılı yasa ve İstanbul sözleşmesinin tartışılmaya açılması kadınlara yönelik geliştirilen ideolojik saldırıların önemli bir parçasıdır.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ; kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınların her türlü şiddetten korunması, şiddet faillerinin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması için en ince ayrıntısına kadar titizlikle hazırlanmış ilk uluslararası sözleşmedir.Sözleşmenin Amacı; ev içi şiddet dâhil kadına yönelik her türlü şiddeti önlemek, ortadan kaldırmaktır. Şiddeti önlemek için kadınları güçlendirmek, kadın –erkek eşitliğini sağlamak ve yaygınlaştırmaktır. Sözleşmenin amacı şiddet mağdurlarının korunması için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak, şiddete karşı uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmaktır.

Kadına yönelik her türlü şiddetin ortadan kalkması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin işbirliğini desteklemek ve yardım sağlamaktır. Silahlı çatışma dönemlerinde dahi kadınların can güvenliğini sağlamak amaçlı geçerli olan, mülteci kadınların şiddetten korunması için olanaklar sunan sözleşme, taraf devletlere yüklediği sorumluluklarla etkili uygulandığında kadınların eşit sayıldığı, güvende hissettiği ve kendilerini özgür olarak ifade edebildikleri bir toplumun yapının oluşmasını sağlayacak önemli bir zemin yaratır.

 Önleyici politikaların oluşturulmaması, etkili soruşturma ve kovuşturma yürütülmemesi, yargılamalar sonucunda caydırıcı cezaların çıkmaması, hatta çoğu kez kadınların şiddeti hak ettiklerini ima eden ifadelerin kullanımı kadına yönelik şiddetin katlanarak devam etmesine neden oluyor. Türkiye’nin 2011 yılında imzacı olduğu ve 1 Ağustos 2014 tarihinden beri yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi bu durumların yaşanmaması için taraf devletleri bağlayıcı hükümler içermesine rağmen gerekliliklerinin yerine getirilmediği çok açıktır.

Oysaki kadın cinayetlerinin artarak devam ettiği bu süreçte iptal edilmek istenen İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olduğu 6 yıldan bu yana etkili bir biçimde uygulanabilseydi eğer katledilmiş pek çok kadın bugün yaşıyor olacaktı. Bu koşullarda sözleşmesinin iptali daha çok kadının erkekler tarafından korkusuzca katledilmesi anlamına geliyor.İstanbul Sözleşmesinin siyasal iktidar ve iktidarla aynı ideolojiden beslenen gerici çevrelerce hedef alınmasının nedeni sözleşmenin toplumsal cinsiyet eşitliğini temel almasıdır. Kadınları değil aileyi korumayı önceleyen,  şiddeti değil boşanmayı engellemeyi amaç edinen iktidarın cinsiyetçi saldırılarının hedefi,  kadınları kamusal alanlardan çekip eve hapsetmek,  tekçi, gerici ideolojisini kadınların yaşamı üzerinde kurduğu denetimle tüm topluma yaymaktır.

Bahsedildiği gibi aileyi parçalayan İstanbul sözleşmesi ve sözleşmeyi savunanalar değil, erkek şiddeti ve bu şiddeti önlemek için oluşturulan sözleşmenin gereklerini yerine getirmeyenlerdir. İstanbul sözleşmesinin nefret diliyle beslenen ırkçı, gerici kesimlerce hedef alınmasının nedeni sözleşmenin ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği, medeni hal, göçmenlik statüsü gibi nedenlerle hiçbir kesimin ayrımcılığa uğramamasını temin etmesidir.

Yetkilileri, kadınların ve kız çocukların haklarının daha iyi korunması ve geliştirilmesi için acilen harekete geçmeye davet ediyoruz.İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddeti önlemesi ve şiddete maruz bırakılmış kadınların ve kız çocukların korunmasını sağlamak amacıyla Türkiye’nin de üye olduğu Avrupa Konseyi tarafından İstanbul’da imzaya açılmış, bu konuyu ele alan ilk uluslararası sözleşme. Türkiye'nin, imzalayan ve yürürlüğe koyan ilk ülke olduğu bu sözleşmenin eksiksiz ve etkin uygulanması, kadınlar ve kız çocukları cinsel saldırı, ev içi şiddet ve her türlü toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa karşı koruyabilir.

İstanbul Sözleşmesi’nin 11. Maddesi, taraflara, sözleşmenin etkin uygulanması maksadıyla veri toplanması, araştırılması ve kamuoyunun erişimine açma sorumluluğu yükler. Kadın ve kız çocukların korunması, şiddet olaylarının önüne geçilebilmesi için a) her türlü şiddet olayıyla ilgili birleştirilmemiş istatiksel veriyi düzenli aralıklarla toplanması b) sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet olayının kökünde yatan nedenler ve etkilerin araştırılması c) olayların yaygınlığını değerlendirmek için düzenli aralıklarla demografik anketler yapmaya özen gösterilmesi d) toplanan bilgiler uluslararası iş birliği için uzmanlar grubuna gönderilmesi e) toplanan bilgilerin kamuoyuna erişimi açık olması gerekmektedir.

Sözleşmenin hayat kurtaran nitelikteki içeriğinin eksiksiz ve etkin bir şekilde uygulanması için, suç istatistiklerinin görünür hale getirilmesi, uygulanan yasal çözüm yollarının istatistikleri ve kayıt altına alınan şiddet olaylarının verilerinin tek bir yerde toplanması ve incelenmesi gerekmektedir. Çeşitli kurumlardan gelen verilerin, bütünlüklü ve standart hale getirilmesi; güncel verilerin herkesin erişimine açık olarak kamu ile paylaşılması da taraf devletlerin yükümlülükleri arasında yer almaktadır.

Biz kadınlar olarak yaşamlarımızdan, haklarımızdan eşit ve özgür yaşam mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi buradan bir kez daha haykırıyoruz. Herkesi evde, işte, sokakta yaşamlarımızı kuşatan şiddete karşı yükselen kadın isyanını sahiplenmeye, iktidarı ise İstanbul Sözleşmesini iptal etmek yerine gereklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.


Benzer İçerikler

Bizi Takip Edin

En Üste Çık