Bursa’da iş bırakan eğitim emekçileri meydanı doldurdu: ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal edilsin’

Bursa’da iş bırakan eğitim emekçileri meydanı doldurdu: ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal edilsin’

Bursa’da iş bırakan eğitim emekçileri meydanı doldurdu: ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal edilsin’

WhatsApp Image 2022 11 02 at 12.40.32
 
 

Eğitim emekçileri, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun iptali , ücret eşitsizliği ve mesleki ayrımcılığa karşı Türkiye genelinde bugün iş bırakıyor. Bursa’da sabah saatlerinde okul önlerinde başlayan grev havası, öğle saatlerinde Fomara Meydanı’nda tek sese dönüştü. Eğitim sendikalarına üye yüzlerce öğretmen, yasanın iptali ve özlük hakları ile ilgili taleplerini yüksek sesle dile getirdi.

Eğitim sendikalarına üye binlerce öğretmeler, tartışılan Öğretmenlik Meslek Yasası ve kariyer basamakları sınavına karşı tepkilerini göstermek için bugün iş bıraktı. Bursa’da eğitim emekçilerinin buluşma noktası Fomara Meydanı oldu.

 

 

14 farklı eğitim sendikasına üye çok sayıda öğretmen, alkışlar, ıslıklar ve sloganlar eşliğinde Fomara Meydanı’na akın etti.

 

“Öğretmenler istemiyor, MEB görmezden geliyor”

Eğitim-Sen Bursa Şube Sekreteri Derviş Erdem, öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran, öğretmenlerin ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) düzenlemesine yönelik yoğun tepkilere rağmen, MEB’in ısrarla somut bir adım atmadığını hatırlattı. 

“Öğretmenler arasındaki ayrıma yenileri ekleniyor”

“Türkiye’de aynı işi yaptıkları halde farklı statü ve maaşlarla çalışmak zorunda kalan başka bir meslek grubu yoktur.” diyen Erdem, öğretmenler arasında halen var olan aday, sözleşmeli, kadrolu, ücretli ayrımına yenileri eklenirken, eğitim sisteminin rekabetçi ve eleyici yapısına öğretmenlik mesleğinin de eklenmek istendiğini vurguladı. 

Erdem, şöyle devam etti:

“Öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarına ilişkin sorunları Milli Eğitim Bakanlığı’nın gündeminde değildir. Yıllardır ekonomik, sosyal ve özlük haklarımıza ve geleceğimize yönelik taleplerimiz görmezden gelinmekte, insanca yaşam ve insan onuruna yakışır ücret taleplerimiz yok sayılmaktadır. Öğretmenlerin mesleki birikimini ve niteliğini yok sayan kariyer basamakları uygulamasının öğretmenlik mesleğinin saygınlığını daha da düşürmesine karşı hiçbir eğitim emekçisinin, eğitim alanında örgütlü hiçbir sendikanın sessiz ve tepkisiz kalması beklenemez. Bu amaçla 14 Ekim tarihinde eğitim alanında örgütlü ve mücadeleden yana olan sendikalar bir araya gelmiş ve ortak talepler belirlenmiştir.“

Erdem, eğitim emekçilerinin taleplerini de sıraladı:

  • 19 Kasım tarihinde gerçekleşecek kariyer sınavının derhal iptal edilmesi,
  • Eğitim öğretim yılına hazırlık ödeneğinin ayrım gözetmeksizin tüm eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında ödenmesi,
  • Tüm eğitim çalışanlarına yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret artışı sağlanmasına ilişkin düzenleme yapılması,
  • Kamuda mülakat uygulamasına son verilmesi,
  • Tüm eğitim çalışanlarına sosyal devlet ilkesi gereği ayrım yapılmaksızın; giyim, ulaşım, barınma, beslenme, yakıt, kira yardımı yapılması ve aile çocuk yardımı tutarlarının iyileştirilmesi,
  • Vergi dilimi adaletsizliğine son verilmesi,
  • Öğrencilerin en temel hakkı olan eğitim, barınma ve beslenme haklarının, sosyal devlet anlayışıyla devlet güvencesine alınması ve kamusal eğitim sağlanması.

Eğitim-Sen adına açıklama yapan Erdem, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrımız; kariyer basamakları sınavını yapmaması ve Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu bütün sonuçlarıyla birlikte derhal iptal etmesidir. Eğitim sendikalarının ortak sesi duyulmalı, yapılan yanlıştan çok geç olmadan geri dönülmelidir.Eğitim Sen, kariyer basamakları sınavının iptali, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun yeniden düzenlenmesi, yoksulluk sınırı üzerinde bir ücret artışı, güvenceli iş, kamusal ve demokratik eğitim mücadelesini sürdürmeye kararlılıkla devam edecektir.“

Eğitim-İş Bursa Şubesi adına açıklamayı Şube Başkanı Yeliz Toy yaptı.

“Haklarımızı ve saygınlığımızı teslim etmeye niyetimiz yok”

Eğitim emekçisinin, haksızlıklar karşısında susmayacağını, baskılara boyun eğmeyeceğini, mesleğinin onuruna, çocuklarının geleceğine sahip çıkacağını dile getiren diyen Toy, “Yıldan yıla haklarımızı gasp ettiler; bizi ayın daha başında kara kara ay sonunu düşünür hale getirdiler; evimize başımız dik, sınıflarımıza kafamız rahat girmemizi engellediler; Başöğretmenimizin bize emanet ettiği öğrencilerimize laik, bilimsel, kamusal, adil ve çağdaş bir eğitim vermemizin önüne geçtiler, yaşanabilir bir emeklilik hayalimizi bile çaldılar; sistematik itibar suikastleri düzenlediler, şimdi ise bu tabloyu daha da beter hale getirecek, hakaret niteliğindeki bir öğretmenlik meslek kanununu önümüze getirdiler. Onlar, elimizde kalanlarda da gözü olduğunu gösterdi; şimdi biz de haklarımızı ve saygınlığımızı teslim etmeye niyetimiz olmadığını göstereceğiz!” dedi.

Eğitim-İş olarak eğitim emekçilerinin görüşü alınmadan, Saray’ın talimatı ve yandaş sendikaların oluruyla hazırlanan, sorunları çözmek bir yana dursun yeni haksızlıkları ve angaryaları dayatacak olan ÖMK’ya karşı ilk günden beri itirazın örgütleyicisi olduklarını belirten Toy, şöyle devam etti:

“Haklı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz”

” Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir dedik. “Her öğretmen uzmandır, diploması da uzmanlık belgesidir. Siz kendi diplomalarınıza bakın” dedik. “Bizim tek bir Başöğretmenimiz var o da Mustafa Kemal Atatürk’tür” dedik. “Teslim edilmesi gereken haklarımızı yeni ve keyfi şartlara bağlayan, ezbere dayalı bir sınav sonucunda bizi yeni sıfatlarla ayrıştıracak olan, okullarda çalışma barışını bozacak ve öğretmenin mesai saat dışındaki vaktini de gasp etmeye niyetli bu kanun, sadece eğitim emekçileri açısından değil, tüm eğitim sistemi açısından büyük bir tehdittir” dedik. Fakat, hükümet bu konuda geri adım atmayacağını gösterdi. Şimdi biz de haklı mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi gösteriyoruz!“

İşte Eğitim-İş’in talepleri:

  • Öğretmenlik Meslek Kanunu geri çekilmeli ve eğitim sendikaları ile tüm eğitimemekçilerinin görüşlerinin de yansıyacağı şekilde yeniden düzenlenmelidir.
  • Ülkedeki gerçek enflasyonda eğitim emekçisinin alım gücünün ne kadar düştüğü de açıktır. Oysa insanlık onuruna yaraşır ücretler alarak çalışmak bir haktır! Tüm eğitim çalışanlarının yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret artışına ilişkin düzenlemeler yapılmalı ve 1. dereceye gelmiş tüm kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge verilmelidir. Ayrıca eğitim-öğretim yılına hazırlık ödeneği, ayrım gözetmeksizin tüm eğitimçalışanlarına bir maaş tutarında ödenmelidir.
  • Sosyal devlet ilkesi gereği, tüm eğitim çalışanlarına giyim, ulaşım, barınma, beslenme,yakıt, kira yardımı yapılmalı ve aile çocuk yardımı tutarları iyileştirilmeli, vergi dilimiadaletsizliğine son verilmelidir.
  • Öğrencilerimize öğretebileceğimiz en büyük değerlerden biri adalet iken eğitimin budeğerden yoksun hale gelmesi kabul edilemez. Kamuda mülakat uygulamasına derhalson verilmeli, her kadro hak edilerek alınmalıdır.
  • Eğitim Anayasal bir hak iken ve bu hakkın ayrılmaz parçası olan barınma, beslenme veulaşım konusunda sosyal devletin varlık göstermemesi kabul edilemez. Öğrencilerimizin tüm bu hakları devlet güvencesine alınmalı ve kamusal eğitim sağlanmalıdır.Tarih, eğitim emekçilerinden, çocuklarımızın geleceğinden ve nitelikli eğitim hakkından yana olanları mutlaka yazacaktır. Emeğimize, alın terimize ve mesleki itibarımıza saldıranlar ile çocuklarımızın nitelikli eğitim hakkını gasp edenler ise tarihle yargılanacaktır.
    Bir Başöğretmenin kurduğu ülkede eğitim emekçisini değersizleştirmek, Başöğretmenimizin yeni nesilleri emanet edecek kadar güvendiği öğretmenlerin uzmanlığını kendi yeterliliğine bakmadan teste tabi tutmak, öğrencileri Anayasal hakları olan laik, bilimsel ve kamusal eğitimden mahrum bırakmak kimsenin haddi değildir!Bu gerçeği anlamayanlara cevabımızı hep birlikte vereceğimiz mücadeleyle göstereceğiz! Gücümüz birliğimizde, gücümüz örgütlülüğümüzde!

“Öğretmenlerin makus talihini dönüştürmemiz artık kaçınılmazdır”

Hürriyetçi Eğitim-Sen adına açıklama yapan Sedat Gençler ise  “Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun meslek itibarımıza yakışır olması ve Kariyer Basamakları Sınavının iptali için aylardır mücadele ediyoruz. Türk Milli Eğitim sisteminin ve öğretmenlerimizin makus talihini dönüştürmemiz artık kaçınılmazdır.” dedi.

Gençler, şöyle devam etti:

“Okullarda çalışma barışını bozacak…”

“Hepinizin bildiği gibi teslim edilmesi gereken haklarımızı yeni ve keyfi şartlara bağlayan, eğitim ve mesleki gelişime katkısı olmayan, ezbere dayalı bir sınav sonucunda zaten ücretli, sözleşmeli, kadrolu olarak ayrıştırılmış olan bizi yeni sıfatlarla bir kez daha ayrıştıracak olan, okullarda çalışma barışını bozacak ve öğretmenin mesai saati dışındaki vaktini de gasp etmeye niyetli bu kanun, sadece eğitim çalışanları açısından değil, tüm eğitim sistemi açısından büyük bir tehdittir. Bizler birer öğretmen sorumluluğuyla, sadece bu kanuna karşı değil, ülkemizin geleceği, çocuklarımız, onurumuz, eğitimde ehliyet adına sesimizi yükseltiyor, irade gösteriyoruz.“

 

Hürriyetçi Eğitim-Sen’in talepleri de açıklamada dile getirildi:

  • 19 Kasım’da yapılacak olan kariyer sınavı iptal edilmeli.  Öğretmenlik Meslek Kanunu geri çekilmeli ve eğitim sendikaları, tüm eğitim çalışanlarının ve toplumun  görüşlerinin de yansıyacağı şekilde yeni bir kanun hazırlanmalıdır. 
  • ​Tüm eğitim çalışanlarının yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret artışına ilişkin düzenlemeler yapılmalı ve 1. dereceye gelmiş tüm kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge düzenlemesi muhakkak yapılmalıdır. Ayrıca eğitim-öğretim yılına hazırlık ödeneği, ayrım gözetilmeksizin tüm eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında ödenmelidir.
  • Sosyal devlet ilkesi gereği, tüm eğitim çalışanlarına giyim, ulaşım, barınma, beslenme, yakıt, kira yardımı yapılmalı ve aile çocuk yardımı tutarları iyileştirilmeli, vergi dilimi adaletsizliğine son verilmelidir.
  • Öğrencilerimize öğretebileceğimiz en büyük değerlerden biri adalet iken eğitimin bu değerden yoksun hale gelmesi kabul edilemez. Mülakatın olduğu yerde liyakat olmaz. Kamuda mülakat uygulamasına derhal son verilmeli, her kadro hak edilerek alınmalıdır.
  • Eğitim anayasal bir haktır ve bu hakkın ayrılmaz parçası olan barınma, beslenme ve ulaşım konusunda sosyal devletin varlık göstermemesi kabul edilemez. Öğrencilerimizin tüm bu hakları devlet güvencesine alınmalı ve kamusal eğitim sağlanmalıdır.
  • Öğretmenlerimizin içinde bulunduğu  ekonomik çıkmazdan ve şiddet sarmalından kurtulması ve haklarını yüksek sesle ulusa duyurması için her türlü anayasal haklarını kullanmasını zaruridir.

Anadolu Eğitim-Sen Bursa İl Temsilcisi Selçuk Var ise kanun hazırlanırken hiç bir paydaştan görüş alınmadığına dikkat çekti.

Var, “Bu kanun sorunlarımızı çözmek yerine daha da derinleştirecektir. Arkadaşlarımızın Eşitsizliklerle dolu bir sınava girilmeye mahkum edilmesi kabul edilemez.” dedi.

“Öğretmenin derdi ünvan değil geçimdir”

Var, açıklamasını, “Öğretmenlerin yoksulluk sınırının altında maaş aldığının farkındalar mı? Eğitim çalışanlarının artık geçinemediğimden haberleri var mıdır? Öğretmenin derdi ünvan değil geçimdir.” sözleri ile sürdürdü.

Haber Merkezi

Benzer İçerikler

Bizi Takip Edin

En Üste Çık